İshak Paşa Sarayı
İshak Paşa Sarayı

İshak Paşa Sarayı Yapımı

Ağrı Dağı’nın eşsiz manzarasına komşuluğu ve Doğubayazıt’a yakınlığıyla konumlanan İshak Paşa Sarayı yahut İshak Paşa Külliyesi mimarisiyle yoğun ilgi görüyor.

İshak Paşa Sarayı Ne Zaman Yapılmıştır?

Yapım aşaması ve mimarisiyle dikkat çeken İshak Paşa Sarayı, 1685 yılında inşa edilmeye başlamıştır. Yapımını başlatan kişi Çıldır Atabeklerinden Çolak Abdi Paşa olarak bilinmektedir. Mimarının anonim olması bu denli heybetli ve görsel şölen niteliğinde olan yapıyı daha gizemli kılmaktadır. Bazı kaynaklar tarafından tasarımının Mimar Mehmet Paşa tarafından yapıldığı söylenilmektedir. Fakat elde edilen bilgiler neticesinde birden fazla kişinin mimari plan üzerinde etkisi olduğu ve bu kişilerin Ahıskalı ustalar olduğu bilinmektedir. İnşanın oturtulduğu zeminin tesviyesinden tutun içinde barındırdığı bölümlerin nizamına ve sanatsallığına kadar her detay düşünülmüştür.

Tarihin koşulları da göze alındığında, diğer Osmanlı mimarisi sayılan eserler gibi, görenleri hayrete düşürüyor. Keza zemin tesviyesi o denli rakımı yüksek ve uygulanması güç bir alana yapılmasına karşın günümüzde hala daha sağlamlığını ve kudretini korumaktadır.

Yapım aşaması ve mimarisiyle dikkat çeken İshak Paşa Sarayı, 1685 yılında inşa edilmeye başlamıştır.
Yapım aşaması ve mimarisiyle dikkat çeken İshak Paşa Sarayı, 1685 yılında inşa edilmeye başlamıştır.

Aynı şekilde yapının bölümlerinde şaşkınlık vericidir. Bu kudretli ve görkemli yapının 116 odası bulunmaktadır. Türbe, cami, iç ve dış avlular, koğuşlar, divan ve harem salonları da yapının içinde barındırdığı bölümlerdir ve tüm bu bölümler içerisinde sanatsal, ilgi çekici dokunuşları gözlemlemek mümkündür. Bu sanatsal dokunuşlara; sarayın dışında ve genel itibariyle içinde görülebilecek süsleme ve motifler örnek verilebilir. Özellikle sarayın cami bölümünde bitki motifleriyle yapılan süslemelerin ön plana çıkmasıyla birlikte: Birçok bölümde hem Osmanlı mimarisinin genel özelliklerini taşıyan, hem de Avrupa Barok sanatının da izlerine rastlanılan sanatsal dokunuşlarla karşılaşılıyor.

Ağrı’da ki en büyük tarihi yapı olarak kabul edilen İshak Paşa Sarayı, Çolak Abdi Paşa tarafından başlatılsa da inşaatın bitiminin, yapımından tam 99 yıl sonra (1784) ,saraya ismini veren, Küçük İshak Paşa vesilesiyle gerçekleştiği biliniyor.


İshak Paşa Sarayı – Boyutu Ve Bölümleri

115×50 metre boyutlarında olan İshak Paşa Sarayı, büyükçe bir terası, iki adet avlusu ve bu avluları çepeçevre saran iç ve dış surlarından oluşmaktadır. Saray, çeşitli bölgelerinde farklı kat sayılarıyla karşımıza çıkmaktadır. Tek, iki veya bodrum dahil üç katlı kısımları vardır. Saray içerisinde; aşevi, hamam, harem, harem odaları, mahkeme salonu, tek kubbeli bir cami, toplantı salonları, cezaevi, eğlence yerleri, oturma odaları, saray için hizmet veren görevlilere ait odalar, (uşak ve seyis odaları, muhafız koğuşları, cephanelik, erzak depoları bulunmaktadır. Aynı zamanda bu bölümlerin her birinde, o bölümün ihtiyaçlarını karşılayacak malzeme, araç ve gereçler de barınmaktadır. Sarayın bazı bölümlerinde, özele indirgediğimizde, sanatsal yapısıyla ön plana çıkan bazı unsurlar bulunmaktadır.

Dikkatinizi Çekebilir;  Edvard Munch Çığlık Tablosu Analizi Ve Hayatı 👨‍🎨
İshak Paşa Sarayı Doğubayazıt
İshak Paşa Sarayı Doğubayazıt

Örneğin, tek kubbeli camide bulunan bitkisel motifleri, Selçuklu mimarisinin izlerini hala daha günümüze taşımakta, farklı görünümüyle minaresi ilgi çekmektedir. Anıtsal taçkapı, üzerinde bulundurduğu kabartmalar, motifler ve süslemeleriyle bünyesinde sanatı en çok barındıran saray yapılarından biridir. Sarayın selamlık yani kuzey cephesinde, dışa doğru sarkan ahşap yapıların üzerinde, yukardan aşağı sıralanmak üzere;  kanatlı ejder, aslan ve insan motifleri bulunmaktadır. Farklı mimari sanat akımlarının etkisinde kalması, sarayın farklı kısımlarında enteresan motif ve süslemelerle karşılaşılmasına olanak sağlıyor. Bilakis kullanılan motifler, süslemeler, boyut, sağlamlık ve diğer tüm özellikleriyle saray, devletin ve yaptıran kişinin gücünü temsil ediyor.

Çolak Abdi Paşa ve Küçük İshak Paşa

Çolak Abdi Paşa, İshak Paşa Sarayı yapımını başlatan kişidir. Halk arasında sarayın yapım aşamasının süresi sebebiyle birçok efsane dilden dile yayılmıştır. Hikayeleşmiş duyumların verdiği heyecan, yapıya olan ilginin artması ve kültürümüze etkisi göz ardı edilmeden, doğru bilgiye ulaşmak en mantıklısıdır. 1685 yılında İshak Paşa’nın babası olan Çolak Abdi Paşa sarayın yapımına başlamıştır. Sarayın doğu bölgesinin saldırıya en korunaklı bölge olması ve ıssızlığın içerisinde hem bir güç simgesi hem de bir sanat eseri yükselmesinin Çolak Abdi Paşa tarafından düşünüldüğü varsayılmaktadır. Yapımının İshak Paşa tarafından tamamlandığı, harem dairesinin cümle kapısı üzerinde yazan kitabeye göre (1199 (1785)) doğrulanmıştır. Birçok yazılı bilgi de bu bilgiye doğrulamaktadır.

Çolak Abdi Paşa, İshak Paşa Sarayı yapımını başlatan kişidir.
Çolak Abdi Paşa, İshak Paşa Sarayı yapımını başlatan kişidir.

Fakat yapımının sürdüğü 99 yıl süresince saray tarihi hakkında edinilen bilgiler kimi zaman mitleşmiş hale gelmiştir. Örneğin İshak Paşa’nın az sonra belirtilecek tarihlerde görevde olduğunu bildiren yazılı kaynaklar olmasına rağmen, Osmanlı Devleti’nin İshal Paşa Sarayı’nı kıskanması ve İshak Paşa’nın Osmanlı Devleti duraklama döneminde elde ettiği başarıların etkisinin olumsuz yöne kullanıldığı düşünülmesi üzerine Hasankale’ye sürgün edildiği söylenmektedir. Lakin bu tarihlerde İshak Paşa’nın Çıldır ve Ahıska valisi görevlerini sürdürdüğüne dair yazılı kanıtlar bulunmaktadır.

Sonuç olarak İshak Paşa Sarayı, yapım süresinin uzunluğu, o dönem içerisindeki Osmanlı Devleti’nin içerisindeki karmaşalar sebebiyle birçok hikayeye konu oldu. Çolak Abdi Paşa tarafından başlatılan ve İshak Paşa tarafından bitirilen bu inşa, sanatsal değeri ve görkemiyle Ağrı Dağı’nın manzarasında ıssızlığı güzelliğiyle süslemeye devam ediyor.


Kaynakça;

  • Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler, Ankara 1983, 189-195
  • Mahmut Akok, “Ağrı-Doğu Bayazıt’ta İshakpaşa Sarayı Rolöve ve Mimarisi”, Türk Arkeoloji Dergisi, X/2, Ankara 1961, s. 30-48.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı buraya girin