Muz Savaşları
Muz Savaşları

Muz Savaşları

Muz Savaşları, 1898’de var olan İspanyol-Amerikan Savaşı’nın sonu ile 1934’te İyi Komşuluk Politikasının başlangıcı arasında gerçekleşmiştir. 20. yüzyılın ilk yıllarında gerçekleşen Muz Savaşları sırasında ABD ordusu, rejimleri devirdi ve ABD ticaretinin büyümesini sürdürmek için binlerce kişiyi katletmiştir. Orta Amerika ve Karayipler’de Amerika Birleşik Devletleri’nin işgalleri, polis eylemleri ve müdahalelerini ifade etmektedir.  Bu askeri müdahaleler en çok ABD Deniz Piyadeleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Zaman zaman, Deniz Kuvvetleri ateşli silah ve ordu birliği desteği de kullanmıştır. Bir görüşe göre bu çatışmalarda ABD’nin motivasyonu büyük ölçüde ekonomik ve askeri olmuştur.

Muz Savaşları terimi, müdahalelerin nedenini yalnızca bölgedeki ABD ticari çıkarlarının korunması olarak göstermek için çok sonradan icat edilmiştir. Bu terim ilk kez 1983 yılında kullanılmıştır. Popüler hale gelmesi de yine aynı yıllara denk gelir. Yazar olan Lester D. Langley tarafından sık kullanılmıştır. Muz Savaşları üzerine yazdığı kitap, her iki Roosevelt başkanlığını da kapsamaktadır. Muz savaşları terimi, ABD’yi, savaşan tropikal ülkeleri, kanunsuz toplumları ve yozlaşmış politikacıları uzlaştırmanın yanı sıra tropikal ticaret üzerinde bir hükümdarlık kurmak için gönderilen bir polis gücü olarak anlatılmıştır. Bu eser aracılığıyla terimin popülerliği sağlanmıştır.

Muz Savaşlarına DTÖ Yaptırımı

ABD ile AB arasında altı yıl devam eden bir ticaret çekişmesinin doruk noktasının Muz Savaşları olduğu söylenebilir. ABD, Karayipler’deki eski kolonilerde muz üretimi yapan kişilere ve Avrupa pazarlarına özel erişim sağlayan AB planının, serbest ticaret kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle ilgili yerlere şikayetlerde bulunmuştur. Avrupa muzlarının yalnızca yüzde yedisi Karayipler’den gelmekteydi. Latin Amerika’nın muz mahsulünü kontrol eden ABD çokuluslu şirketleri, AB pazarının dörtte üçünü elinde tutuyordu. Durum böyle olunca ABD’nin kendisi de Avrupa’ya muz ihraç edemiyordu.

Buna karşılık ABD, Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) AB’ye karşı şikâyette bulundu. 1997 yılında şikâyeti haklı bulundu. AB’ye kurallarını değiştirme talimatı verildi. DTÖ yani Dünya Ticaret Örgütü, ülkeler arasındaki ticaretin kurallarıyla ilgilenen ve serbest ticareti teşvik eden tek uluslararası organdır. Merkezi Cenevre’de bulunmaktadır. 1994 yılında Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması olan GATT’nin yerini almıştır. Dünya genelinde ticaretin önündeki engelleri ortadan kaldırmayı amaçlayan yeni müzakere turlarını koordine etme ve ihtilaflar hakkında yasama yapma yetkisine sahiptir. ABD şikayetini burada dile getirdi ve sonuç almayı başardı.

AB’nin Karayiplerle olan anlaşmasının detaylarını öğrenmek, bu tarihi olayı anlamayı kolaylaştıracaktır. 1975 yılından bu yana, her Karayip ülkesinin, istedikleri kadarını Avrupa’ya satmalarına olanak tanıyan bir muz kotası vardır. AB, bu kotanın gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin denizaşırı yardımlara bağımlı olmadan bağımsız bir şekilde büyümesini sağlamasını temenni ederek hayata geçirmiştir. Bu anlaşmanın sonucuna bakıldığı zaman Karayipler’deki muz çiftçilerini etkilediği görülmektedir. Bu anlaşma sayesinde ABD merkezli olup dev şirketler tarafından yönetilen ve büyük ölçekli, mekanize tarlalarda yetiştirildikleri için muzları daha ucuz olan Latin Amerika’dan gelen rekabetten korundular. ABD’nin yaptığı şikâyet sonucu DTÖ yeni kararının ardından, ABD hükümeti muzdaki serbest ticaretin yeniden kurulmadığını savunmaya devam etti. ABD o tarihte, İskoç kaşmirinden Fransız peynirine kadar her şeyi kapsayan, Avrupa ürünlerine yüzde 100 oranında misilleme niteliğinde bir dizi ithalat vergisi koydu.

Muz Savaşlarının Ülkelere Etkisi

İngiliz Ticaret ve Sanayi Bakanı Stephen Byers, ABD’nin bu eyleminin “tamamen yetkisiz” olduğunu söyledi. İngiliz hükümeti Amerikalılara baskı uygulamakla meşgulken, DTÖ konuyu tekrar soruşturma sözü verdi. ABD, muzları doğrudan Avrupa’ya ihraç etmezken neden bu kadar öfkeli olduğuna bakmamız gerekirse gerek Demokrat gerekse Cumhuriyetçi olsun, Amerikan yönetimlerin uzun zamandır serbest ticarete ideolojik bağlılığı savunmaları karşımıza çıkar. Fakat Muz Savaşları bu açık ilkeden daha belirsizdir. ABD hükümeti, ekonomisi konusunda endişelenmeye başlamıştı.

Dikkatinizi Çekebilir;  İskandinav Mitolojisi - Tanrıların Doğuşu ve Ragnarok
Muz Savaşlarının ülkelere etkisi
Muz Savaşlarının ülkelere etkisi

Bu durumdan sonra ABD ticaret açığı dokuz yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Cari hesap açığı 1999’da 300 milyar dolara ulaşarak 1986’daki rekor seviyelerini aşabilir hale gelmiştir. Hükümet, ne kadar önemsiz olursa olsun, herhangi bir Avrupa korumacılığının sorunlu ticaret dengesini dezavantajlı duruma düşürmesine izin veremeyeceğini düşünmüştür. ABD hükümeti, Latin Amerika muz endüstrisine hâkim olan güçlü ABD merkezli çokuluslu şirketler tarafından da baskı altına alınmıştı. Clinton yönetimi, Demokrat Parti’ye 500.000 dolarlık bağış yapan ve daha önce cumhuriyetçi bir yönetimi destekleyen çok uluslu bir muz markası Chiquita Brands’i 24 saat içinde DTÖ’ye taşıdı.

Bazı kişiler anlaşmazlığın ortaya çıkmasının serbest ticaretin tüm geleceğini tehdit ettiğini iddia etmişlerdir. Serbest ticaret her zaman uluslar arasında müzakere edilen hassas bir durum olmuştur. Serbest ticaret savunucuları, ABD ile Avrupa arasındaki korumacılık ve ticaret temelli uzlaşmazlığın son önemli dalgasının 1930’larda büyük ekonomik bunalımı tetiklediğine işaret etti. Muz Savaşları, ticari korumacılığın nasıl sarpa sarabileceğini gözler önüne sermiştir. Örneğin, farklı ticaret blokları diğer ülkelerin ithalatlarına misilleme vergileri koymaya başlamıştır.

Bazıları, muz savaşlarının küresel finansal istikrarsızlığı yakın hale getirdiği konusunda uyarılar yapmıştır. Daha spesifik olarak bakıldığında Avrupa’da ve gelişmekte olan dünyada söz konusu olan binlerce insan için işleri, endüstrileri ve geçim kaynakları önemlidir. 17 Ocak’ta Parlamentonun uluslararası ticaret komitesi (INTA), Aralık 2009’da AB ile ABD, Brezilya, Kolombiya, Kosta Rika, Ekvador, Guatemala, Honduras, Meksika arasında varılan muz ticareti anlaşmasını (raportör Francesca Balzani, S&D) desteklemiştir. Nikaragua, Panama, Peru ve Venezuela’nın katıldığı anlaşmaya göre AB, Latin Amerika muz ithalat vergileri, başlangıçta ton başına 176 € iken 2017’de 114 €’ ya kadar sekiz aşamada kademeli olarak indirecektir. Karşılığında, diğer taraf daha önce AB’ye karşı başlattığı eylemleri geri çekecektir.

Muz Savaşlarının Sonuçları

15 yıl süren Muz Savaşları sonuçlarıyla birlikte değerlendirilmelidir. Parlamento’nun tamamı anlaşmaya rıza göstermesi kaydı ile bu 15 yıllık muz savaşında bir son nokta oluşacaktır. 1993’te AB, küçük ACP muz çiftçilerinin geçimlerini kazanmaya devam etmelerini sağlamak için esas olarak kalkınma odaklı nedenlerle ACP muzlarının Afrika, Karayipler ve Pasifik Ülkelerinden AB pazarına girmesine izin veren bir ithalat rejimi oluşturdu. Verilen izin büyük ölçüde gümrüksüzdü. Öte yandan rejim, Latin Amerika’dan gelen muzların, büyük Amerikan çokuluslu şirketlerince alınan vergisini kendi bünyesine kattı.

Muz Savaşları, sonuçları
Muz Savaşları, sonuçları

Bu tercihli muamele, nispeten verimsiz ACP üreticilerinin ABD endüstriyel makinesiyle rekabet etmesine izin verdi. Bununla birlikte, DTÖ defalarca tercihlerin uluslararası ticaret kurallarını ihlal ettiğini gördü, hatta ABD’ye bazı AB ürünlerine (İskoç kaşmirinden Fransız peynirine) misilleme yapma yetkisi tanıdı. AB, Latin Amerika muzlarına uygulanan tarifeleri düşürmeyi kabul etti; bu, ACP ve Latin Amerika (ABD) üreticileri arasında rekabeti yoğunlaştıracağından, muhtemelen Avrupalı ​​tüketiciler için daha düşük fiyatlar anlamına gelecekti. Muz Savaşları sonucunda öyle de oldu. ABD’li çokuluslu şirketler AB’ye daha iyi erişime sahip oldular. Buna ek olarak, ABD çokuluslu şirketleri AB pazarına daha iyi erişim sağladı. Daha fazla kazanç elde etti. ACP ve Avrupalı ​​muz üreticileri muhtemelen pazar paylarının azaldığını ve gelirlerinin düştüğünü gözlemlemiş oldu.


Kaynakça;

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı buraya girin