Sümerler
Sümerler

Sümerler Kimdir? Yazının Bulunması

  Sümerler, MÖ. 4000 – MÖ. 2000 tarih aralığında, Güney Mezopotamya’da (Günümüzde Irak’ın Güneyi) yaşamış tarihte bilinen en önemli medeniyet olarak kabul edilmektedir. Dicle ve Fırat arasında kalan bu bölgeye Sümerlerin Asya’dan geldiği görüşleri hakimdir. Sümerler, toplumsal gelişim olarak zamanın tartışmasız en önde gelen toplumu idi. Modern hukuk, günümüz gelenekleri, yazı, bilim ve sosyal yaşantımız gibi birçok şeyin temelleri ve oluşumu Sümerlere dayanmaktadır. Hiç şüphesiz ki yazının bulunması, insanlık tarihimizin en önemli olayları arasında yer almaktadır. Yazının Mezopotamya da yaşayan Sümerler tarafından MÖ. 3500 yıllarında bulunması, insanlık tarihine yön vermiştir.

Sümerler, MÖ. 4000 – MÖ. 2000 tarih aralığında, Güney Mezopotamya’da (Günümüzde Irak’ın Güneyi) yaşamış tarihte bilinen en önemli medeniyet olarak kabul edilmektedir.
Sümerler, MÖ. 4000 – MÖ. 2000 tarih aralığında, Güney Mezopotamya’da (Günümüzde Irak’ın Güneyi) yaşamış tarihte bilinen en önemli medeniyet olarak kabul edilmektedir.

Yazının bulunmasıyla, aynı zamana denk gelen siyasi oluşumlar ve ilk şehir devletleri kurulması bir tetikleme olsa gerek. Yazıyı, bilgileri insan hafızasının zaaf ve yetersizliğinden koruma aracı olarak bulan Sümerler, büyük olasılıkla o dönemlerde devlettin bürokratik kayıtlarını tutma ihtiyacından kaynaklı olarak yazıyı geliştirmişlerdir. Zaman içinde Sümer yazısı, insan ve eşya isimlerini içeren 1200 logo, grafik ve resim gibi sembollerden oluşan bir iletişim aracı olarak kullanılmaktaydı. Bu sembolik yazılar, zaman içinde çizgi formu kazanmış, daha sonra da alfabeye benzer bir şekil almıştır.

Sümerler yazıyı bu seviyelere getirdikten sonra, diğer Mezopotamya toplumları bundan etkilenmiştir. Göç yoluyla da Mısır hiyeroglif yazısının oluşmasına etken olmuştur. Kil tabletlere, çivilerle şekil verme şeklinde başlayan yazının kağıt üzerine yazılması oldukça uzun dönemlerin geçmesi beklenmiştir. Öncelikle kil tabletlere işlenen, daha sonraları papirüse, mumlu levhalara, parşömene ve sonunda kağıda yazılmaya başlanmıştır.


Sümerlerde Bilim

Sümerler, bilim anlamında dönemin tartışmasız en ileri gelen medeniyeti konumundaydılar. Dil, tıp, astronomi, matematik ve bıraktıkları sayısız kalıntılarla eşsiz ve kadim bir toplumdular. Aynı tarihte yaşayan, farklı toplumlar çok daha ilkel bir yaşam sürmekteydiler. Sert maden ürünlerine sahip ve bunları işleyebilen Sümerler, taş, kerpiç ve madenlerden yapılar ve gereçler yapmışlardır. Dönemin şartlarına göre, muazzam bir sulama sistemi kullanarak, yaşam alanlarına su ulaştırıp bu suları baraj inşa ederek muhafaza edebiliyorlardı. Bu sulama sistemlerini kullanarak, yaşamlarını sürdürebilmek için verimli tarım arazilerine sahiptiler. Tekerleği de bulan Sümerler, tarım arazilerine öküz ve sabanlarla işleyebiliyorlardı. Matematik ve Geometri alanında da temel bilgiye sahip olan Sümerler, matematiğin temeli olan 4 işlemi bulmuşlardı.

Sümerler, bilim anlamında dönemin tartışmasız en ileri gelen medeniyeti konumundaydılar.
Sümerler, bilim anlamında dönemin tartışmasız en ileri gelen medeniyeti konumundaydılar.

Bu sayede basit matematik hesaplamaları yapmaktaydılar. Zaman hesaplamasında da ileri bir seviyede olan Sümerler, dönemin şartlarında gelişmiş bir takvim kullanıyorlardı. Dünyanın, ay yılına dayalı olan ilk takvimi olan, Sümer takviminde: Yıl 360 gün, aylar 30’ar gün olarak hesaplanmaktaydı. Sümerler güneşin gün içindeki hareketleri ile saat hesabı da yapıyordu. Günümüz de insanlara fayda sağlayan, birçok bilimsel gelişme ve sosyal hayat alt yapısının temelleri Sümerler zamanında atılmıştır.

Dikkatinizi Çekebilir;  Dünyanın En Büyük Felaketleri Ve Doğal Afetler 🚨

Sümerlerde Sosyal Yaşantı

Sümerlerin, günlük yaşantıları zamanın şartlarına göre oldukça ileri seviyedeydi. Kadın ve erkek bireyler dengeli bir yaşam sürmekteydi ve kadınlar sosyal yaşantı içindeki yeri etkindi. Halk 3 sınıfa ayrılan bir hiyerarşik yapı şeklinde oluşmaktaydı. 1.Sınıf – Din adamları ve askerler 2. Sınıf halk 3. Sınıf kölelerdi. Sümerler çanak çömlek yapmayı ve madenleri işlemeyi biliyorlardı. Müzik enstrümanı olarak, lirik ve flüt gibi çalgı aletleri kullandılar. Sümerlerin ne kadar yaratıcı bir topluluk olduğunu bıraktıkları eserlerden anlayabilmekteyiz. Sümer halkında hukuk ve otoriteyi sağlamlaştırma arzusu, ilk hukuk kuralarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Sümerlerin ilk yazılı kanunları Kral Urukagina tarafından yürürlüğe konulmuştur. Bireylerin sosyal haklarını korumaya dayalı bu sistem genel olarak, zayıfları güçlüden korumak üzerine kurulu kanunlardır.

Çağdaş Uygarlaşmanın başlangıcı, Sümerlerde sosyal yaşantı ve tarım
Çağdaş Uygarlaşmanın başlangıcı, Sümerlerde sosyal yaşantı ve tarım

Sümer, hukuk sisteminde düzenlenen ilk kanunlar, Antik çağdaki birçok hukuk sistemine etkide bulunmuş, Antik Yunan dönemindeki kanunlara öncülük etmiştir. Sümerler birçok şehir devleti kurmuşlardır, bunların en gelişmiş ve kalabalık olanı Uruk Şehir devletiydi. Uruk, o dönemde bilinen dünyanın en büyük şehriydi. Yaklaşık 6 kilometrelik bir alana yayılan şehirde yaklaşık 80.000 kişi yaşamaktaydı ve savunma surları 10 kilometreye kadar uzanmaktaydı. Sümer şehirleri genellikle, Piramit şeklinde yükselen ve Sümer dinine özgü bir tapınak olan Ziggurat’ın etrafında duvar ve surlar ile çevrili biçimde inşa edilmekteydi. Şehirler arasında, birçok çekişme ve savaşlar yaşanmaktaydı. MÖ. 27. Ve 28. Yüzyıllarda, Uruk kentinin hükümdarı Gılgamış, Sümer’in büyük bir kesimini kontrol etmeye başladı. Devam eden iç savaş ve çatışmalar sonucunda Sümerler zayıf düşmüş ve Akadlar tarafından istilaya uğramışlardır.

gilgamis
Gılgamış – Dünyanın ilk Destan Kahramanı

Sümerlerde Din İnanışı

Sümerler çok tanrılı bir din inancına sahip olup, tapınaklarına, Ziggurat adı verilmekteydi. Sümerlerde birçok tanrı ve tanrıça inanışı vardı. Birçok unsurun tanrısı olduğuna inanılmaktaydı ve tanrılar insan görünümüne sahipti. İnanışa göre tanrılar ölümsüz ve insanüstü bir güce hakimdi. Sümerler başlangıçta, tarımdan dolayı anaerkil bir toplumdu. Toprak kadınla özleştirilmiş, yani ürün verdiği doğurduğu için kadın tanrılar daha fazla ön plana çıkmıştır. Fakat zaman geçtikçe, gelişen olaylar sonucunda daha ataerkil bir inanışa bürünmüşler ve erkek tanrı inanışı yoğunlaşmıştır.

Sümerlere ait bulunan tabletlerde cennet inanışına göre: cennette ne hastalık ve ölümün olmadığı, kimsenin kimseye zarar vermediği ve yaşayanların ülkesi olarak tanımlanmaktadır. İnanca göre bu cennette toprağı sulamak için yer altından buhar çıkmaktadır. Sümer inancına göre başlangıçta bu cennette temiz su yokmuş, daha sonra tanrı enki güneş tanrısı utu’ya talimat vermiş, tanrı utu burada temiz su yaratmıştır. O andan sonra da var olduğuna inanılan cennette, bitkiler, ağaçlar ve meyve ağaçları ile daha yaşanası bir hal alarak yeşilliklere bürünmüştür.


Kaynakça;

  • Kısa Dünya Tarihi – Yüzaki Yayıncılık – Ahmet Meral
  • Encyclopedia Britannica – Britannica.com
  • Vikipedi – Özgür Ansiklopedi

1 YORUM

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı buraya girin