Babür İmparatorluğu (MS. 1526-1858)

Babür İmparatorluğu kurucusu, imparatorluğa kendi adınıda veren Zahirüddin Muhammed Babür Şah’tır. Muhammed Şah (1483-1530) Delhi sultanına karşı yardım talep eden, Afgan beylerinin daveti üzerine, 1517 senesinde Hindistan’a gelmişti. Babür Şah uzunca mücadelelerden sonra 1524 senesinde Kandehar ve Pencap şehirlerini ele geçirdi. Daha sonra, Babür Şah Panipat’da 1526 yılında Delhi sultanı İbrahim Ludi ile yaptığı savaşı kazanarak, Delhi ve Agra şehirlerini ele geçirdi. Böylece kendisini hükümdar ilan eden Babür, 1526 yılında Hindistan’da kendi adını taşıyan devleti kurmuş oldu.

Babür İmparatorluğu kurucusu, imparatorluğa kendi adınıda veren Zahirüddin Muhammed Babür Şah'tır
Babür İmparatorluğu kurucusu, imparatorluğa kendi adınıda veren Zahirüddin Muhammed Babür Şah’tır

Babür İmparatorluğu Hükümdarları:

  • Babür Şah (1453-1530)
  • Nasireddin Muhammed Hümayun Şah (1530-1540)
  • Ekber Mirza Şahı (1556-1605)
  • Cihangir Şah (1605-1627)
  • 1. Şah-i Cihan (1627-1658)
  • 1. Alemgir Şah (1658-1707)
  • 1. Bahadır Şah (1707-1712)
  • Cihangir Şah (1712-1713)
  • Ferruh-Siyer Şah (1713-1719)
  • Refiuddereced Şah (1719)
  • 2. Şah-i Cihan (1719)
  • Muhammed Şah (1719-1748)
  • Ahmet Şah (1748-1754)
  • 2. Alemgir Şah (1754-1759)
  • Şah-ı Alem (1759-1806)
  • Ekber Şah (1806-1837)
  • Bahadır Şah (1837-1858)

1756 senesinde İngilizler, Babür hükümdarı Şah Alem ile Allahabat Antlaşmasını imzalayarak, Hindistan’daki iktisadi egemenliği ele geçirmişlerdir. 1857 yılında İngilizlere karşı çıkarılan Sipahi isyanı, Babür İmparatorluğu için adeta bir sonun başlangıcı olmuştur.

İmparatorluk Nasıl Kuruldu

Büyük Timür İmparatorluğu’nun zayıf düşüp yıkılmasının ardından, Türkistan’da Şeybaniler, İran’da Safeviler, Hindistan’da da Delhi Türk Sultanlığı gibi devletler kurulmuştu. Babür Devleti de Delhi Türk Sultanlığından sonra Hindistan’da kurulan ikinci türk Devleti olmuştur. Babür İmparatorluğu’nun kurucusu olan Babür, baba tarafından Timur’un beşinci kuşaktan torunu olmaktadır. Annesi ise Çağatay hükümdarı Yunus Han’ın kızı olmaktadır. Babür’ün babası Ömer Fieyh Mirza, Timurluların Fergana valisiydi. Babasının 1494 yılında ölümü nedeniyle 11 yaşında onun yerine geçmiş, Fergana valisi olmuştur. Babür saltanının ilk senelerinde Timuroğulları’ndan diğer beylerle mücadele içine girmiştir.

Babür, iç karışıklıklar ve Özbek akınları sonucunda, 1501 yılında tahtını kaybederek, kendisine bağlı çok az bir kuvvetle Horasan’dan güneye doğru gitmek zorunda kalmıştır. Fakat, Babür’ün mücadeleden vazgeçmeye niyeti yoktu. Efsanevi Timur Devletini tekrar ayağa kaldırmak istiyordu. 1504 senesinde, Kabil’i Afgan Beylerinin elinden almayı başarmıştır. Babür, ele geçirmiş olduğu toprakları, kendisini yalnız bırakmayan mirzalara ve beylere dağıtarak küçük bir devlet kurmuştur. 1509-1511 yılları arasında Türk dünyasına egemen olmak isteyen, üç büyük devlet varlığını sürdürmekteydi. Bu devletler: Özbek Hanlığı, Osmanlı Devleti, İran Safevi Devleti idi. Babür, kendi gücüyle Türkistan’a hakim olamayacağını anlamış, Safevi hükümdarı Şah İsmail’den destek istedi. Şah İsmail bunun üzerine, Türkistan’da etkili olma şansını geri çevirmeyerek bu istediği geri çevirmedi. Babür Şah, Şah İsmail’den aldığı destek ile Buhara, Semerkand, Taşkent ve Fergana’yı Özbeklerden almayı başararak topraklarını genişleterek Timur’un tahtına oturmayı başarmıştır. Şah İsmail’de böylelikle, Babür’ün sayesinde Türkistan’da istediği hakimiyeti sağlamayı başarmıştır. Fakat, Türkistan Türkleri Babür Şah’ın Şah İsmail’in etkisinde kalmasından rahatsızlık duydukları için Babür’e cephe aldılar. Bu durumdan faydalanmak isteyen Özbekler de, Babür’e karşı harakete geçtiler. Şah İsmail’in yardımı olmasına rağmen, Babür Türkistan’ndan çıkmak zorunda kaldı. Bu olaydan sonra Babür, ülkesini geri alma şansı kalmadığını görünce, Hindistan’a yönelmiştir.

Babür Şah, Delhi Sultanlığına karşı yardım isteyen Afgan beylerinin daveti üzerine 1517 senesinde Hindistan’a geldi. Uzun uğraşlar sonunda, 1524 yılında Kandehar ve Pencap şehirlerini ele geçirmeyi başaran Babür, Panipat’da 1526 yılında Delhi Sultanı İbrahim Ludi ile yaptığı savaşı kazanarak, Delhi ve Agra şehirlerini almıştır. Böylelikle, kendisini hükümdar ilan eden Babür, 1526 yılında Hindistan’da kendi adını taşıyan devletini kurmuş oldu. Kısa süre içnde, Afgan emirlerini ve Hindu prenslerine üstünlük sağlayarak, kuzey Hindistan’ın fethini tamamladı. Babür, 1530 yılında, Agra’da yaşamını yitirdi.

Dikkatinizi Çekebilir;  Demeter Kimdir? - Yunan Mitolojisindeki Önemi

Babür Şah’tan Sonra Yönetim

Babür’ün yerine vasiyeti üzerine, oğlu Hümayun geçti. Hümayun döneminde Gücerat hükümdarı bozguna uğratılarak toprakları ele geçirilmiştir. Humayun’un karşısındaki en büyük tehlike, Bihar Sultanı’nın Atabeyi olan, Şir hAn’la yaptığı mücadeledir. Şir Han, 1539 yılında bir gece baskınıyla Hümayun’u ağır bir bozguna uğratmış, sultanlığı ele geçirmiştir. Daha sonra Şir Han’la mücadele eden Hümayun ve kardeşleri başarılı olamayarak İran’a kaçmak zorunda kalmışlardır. 15 yıl süreyle tahtını kaybeden Hümayun, Safevilerden aldığı yardımlarla, tekrar tahtını geri almış ve 1555 yılında kardeşlerinide etkisiz hala getirmeyi başarmıştır. Hümayun, tahtına sahip olduktan 1 yıl sonra hayatını kaybetmiştir. 1556 yılında, Hümayun’dan sonra Babür tahtına 13 yaşındaki oğlu Ekber geçmiştir. Sultan Ekber tekrar hakimiyetini güçlendirmek için seferler yapmıştır. Gücerat, Ganj vadisi, Bengal, Kabil, Keşmir ve Kanbar’ı alarak topraklarını genişleten Ekber, ülkesinde düzeni sağlamayı başarmıştır.

Sultan Ekber’den sonra, oğlu Selim Cihangir ünvanı ile tahta geçmiştir. Cihangir, babasının aksine zayıf karakterli ve eğlenceye düşkün bir kişilikti. Onun zamnında, İngilizler Hindistan ticaretine el atmışlardır. Cihangir’den sonra yerine oğlu Şah Cihan hükümdar olmuştur. Bu dönemde, Tibetlilerle yapılan mücadele sonuç vererek topraklar genişletirmiştir. Şah Cihan zamanında, ülke sanat ve kültürel anlamda gelişmiştir. Dünyanın en gösterişli anıtlarından biri olan Tac Mahal’i Şah Cihan ölen eşi Mümtaz Mahal (Ercümend Banu Begüm) için inşa ettirmiştir.

Tac Mahal

Tac Mahal’in inşası yaklaşık 22 yılda tamalanmıştır. Muazzam anıtın mimarı, Mimar Sinan’ın öğrencilerinden olan İstanbullu Mehmet İsa efendidir. Yapı için tamamen ak mermer kullanılmıştır. Anıtın yine ak mermerden olmak üzere 4 adet minaresi vardır. Kube’nin mimarı ise İstanbuldan gelmiş olan İsmail Edendi’dir. Mermer duvarlara yüzbinlerce akik, sedef, firuze gömülmüştür. Ayrıca bunların içinde 42 zümrüt, 142 yakut, 635 pırlanta 50 adette çok büyük inci vardır. Şah Cihan’da ölünde (1666) anıta gömülmüştür. I. Alemgir babası Şah Cihan’ın ölümden sonra kardeşleri ile olan taht mücadelesinden galip ayrılarak tahta çıkmıştır. I. Alemgir döneminde, İngilizlerden sonra Hollandalılarda Gücerat limanında ticari olarak etkili olmuşlardır.

Tac Mahal
Tac Mahal

I. Alemgir’in 1707 yılında hayatını kaybetmesi ile Babür İmparatorluğu gerilemeye başlamıştır. Devlette taht kavgaları ve dini ayaklanmalar başlamıştır. Bu mücadelelerin sonunda, Afganlar bağımsızlığını kazanmıştır. Böylece, Babür devleti, 1723 yılında Delhi ve Haydarabat devletleri olmak üzere ikiye bölünmüştür. Bu görünen durumdan faydalamak isteyen Safevi hükümdarı Nadir Şah, 1738 yılında Kandahar’ı almıştır. Ertesi yıl ise Delhi’yi ele geçirmiştir. Nadir Şah, İndus’un batısındaki toprakların İran’a bırakılması ve devlet hazinesinin kendisine verimesini kabul ettirmiş. Buna karşılık Babür Hükümdarı Muhammed Şah’ı tahtında durmasına izin vermiştir. 1766 yılında İngilizler, Babür hükümdarı Şah Alem ile Allahabat Antlaşmasını imzalayarak Hindistan’daki İktisadi egemenliği ele geçirmiştir. 1857 yılında ise ingilizlere karşı çıkarılan Sipahi İsyanı Babür İmparatorluğu için adeta bir yıkılış sebebi olmuş ve tarihten silinmiştir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı buraya girin