Dünyanın En Büyük Doğal Afetleri
Dünyanın En Büyük Doğal Afetleri

Doğal Afetler

Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin insanoğlu doğanın gazabından asla kaçamıyor. Doğal Afetler dünyada her an yaşayabileceğimiz ani olaylardır. İnsanlar teknolojinin ve bilimin yardımıyla doğal afetleri tahmin etmeye çalışsa da fazla başarılı oldukları söylenemez. Başarılı olamama sebeplerinden bir taneside afetlerin ani gelişen doğa olayları olması. Örneğin yağmur ve seli daha önceden kısmen öngörebiliriz ama doğa yangını ve deprem gibi afetleri öngörme şansımız gayet düşüktür. Biz, Türk halkı olarak en çok etkilendiğimiz afet ise kuşkusuz depremdir. 1999 İzmit Depremi’nden sonra dünyanın pek çok yerinde sayısız afetler meydana geldi. Bu olaylarda hayatını kaybeden ve kaybolan insanların sayısı hiçbir zaman tam olarak hesaplanamıyor. 17 Ağustos İzmit Depremi’nin yıl dönümünün yaklaştığı bugünlerde Tarih Çantası olarak tarihteki en ölümcül Doğal Afetler başlığını beğeninize sunuyoruz. Yazımızın içerisinde depremlerden, sellerden, kasırgalardan, tsunamiden, yanar dağ ve hatta bulutlar nedeniyle ortaya çıkan pek çok felaketi bulabilirsiniz. İşte, tarihin en erken döneminden itibaren dünyada meydana gelen en büyük afetleri sizin için sıraladık, şimdiden keyifli okumalar diliyorum.

Doğal afetler dünyada her an olabilir. İnsanlar teknolojinin ve bilimin yardımıyla doğal afetleri tahmin etmeye çalışsa da fazla başarılı oldukları söylenemez.
Doğal afetler dünyada her an olabilir. İnsanlar teknolojinin ve bilimin yardımıyla doğal afetleri tahmin etmeye çalışsa da fazla başarılı oldukları söylenemez.

365 Girit Depremi

Ne düşündüğünüzü biliyoruz, yaklaşık 1.700 yıl önce meydana gelen bir felaketi nasıl bilebiliriz?

Bunun için teşekkür edilmesi gereken birçok eski bilim adamı olmasına rağmen, özellikle de Roma tarihçisi Ammianus Marcellinus ilk sırada yer almalı. MS 21 Temmuz 365 depremini inanılmaz derecede ayrıntılı bir şekilde yazan Ammaianus Marcellinus eserinde korkunç bir depremin Yunanistan’ın Girit adasındaki her şehri tamamen yerle bir ettiğini anlatmıştır. Bu deprem tarihçinin yazdığına göre Yunanistan, Kuzey Libya, Mısır, Kıbrıs, Sicilya ve İspanya’nın çevresindeki ülkelerde de büyük tahribat yaratmıştır. Deprem o kadar güçlüydü ki, adanın büyük bir bölümünü dokuz metre yüksekliğe bile yükseltmiştir. Marcellinus’un anlattıklarına göre, bu depremin Mısır’ın güney bölgelerine ulaşan ve ülkenin en büyük şehri olan İskenderiye’yi tamamen yok eden çok güçlü bir tsunamiyi tetiklediği de biliniyor.

Durdurulamaz nitelikteki iki metrelik dalga tekneleri 3 km içeriye kadar yükseltmiştir. Ne kadar zaman önce olduğu ve kanıt eksikliği göz önüne alındığında, ne yazık ki kaç kişinin hayatını kaybettiğine dair kesin bir sayı elde etmek zor. Bununla birlikte, uzmanlar, o zamanki nüfus göz önüne alındığında 500.000 kadar kişinin öldüğünü ve sonraki yıllarda nüfus sayımında dikkate değer bir düşüş olduğunu tahmin ediyor.Ancak bilim insanları Romalıların söylediklerinden daha fazlasına ve bu yıkıcı olayın gerçekleştiğine dair sağlam,somut ve jeolojik kanıtlara sahip. 365 Girit depremi en erken ortaya çıkan Doğal Afetler arasında yer alıyor.   


Doğal Afetler – 526 Antakya Depremi

Tarihin erken dönemlerinde meydana gelen Doğal Afetler arasında 526 yılındaki Antakya depremi de yer alıyor. Tüm tarihi depremlerde olduğu gibi MS 526 yılında meydana gelen Antakya depremi için kesin ölü sayısını vermek oldukça zor. Fakat o dönemin ünlü tarihçilerden John Malalas o yıllarda bir Bizans kenti olan Antakya’da 526 yılının Mayıs ayında deprem olduğunda yaklaşık 250.000 kişi öldüğünü yazmıştır. Malalas felaketi tanrının gazabına bağlayarak yangınların Antakya’da depremin yapmadığı her şeyi yok ettiğini bildirmiştir.  The Medieval History Journal’da yer alan 2007 tarihli bir makaleye göre şehirde yükseliş Günü’nü kutlayan turistler olduğundan ölü sayısı yılın diğer zamanlarından daha yüksekti.

Tarihin erken dönemlerinde meydana gelen doğal afetler arasında 526 yılındaki Antakya depremi de yer alıyor.
Tarihin erken dönemlerinde meydana gelen doğal afetler arasında 526 yılındaki Antakya depremi de yer alıyor.

1138  Halep Depremi

11 Ekim 1138’de Suriye’nin Halep kentinde meydana gelen deprem yüzlerce can aldı. Şehir, Arap ve Afrika faylarının birleştiği yerde yer alıyordu ve kenti depremlere yatkın hale getiriyordu. Depremin büyüklüğü zaman içinde kayboldu fakat o çağlarda yaşayan tarihçiler şehrin kalesinin çöktüğünü ve Halep’teki evlerin tamamıyla yıkıldığını yazdılar. Halep depreminin ölü sayısı yaklaşık 230.000 olarak tahmin ediliyor ancak 2004 yılında yazılan bir makaleye göre  bu sayıyı veren 15. Yüzyıldaki tarihçilerin depremi Gürcistan’daki bir başka depremle karıştırıyor olmaları muhtemeldir.


1556 Shaanxi Depremi

Alan bakımından Çin’in dünyanın en büyük dördüncü ülkesi olduğu düşünüldüğünde, bir depremin büyük 9.596.960 kilometrekarelik (3.705.407 mil kare) alanın üçte birinden fazlasını etkilemesi gerçekten şaşırtıcıdır. 8.0-8.3 büyüklüğündeki deprem, akşam geç saatlerde, Huaxian kentindeki her binaya tamamen zarar vererek Shaanxi, Shanxi, Henan, Gansu, Hebei, Shandong, Hubei, Hunan, Jiangsu ve Anhui eyaletlerinde 97’den fazla ilçeyi tahrip etti.

Bu şimdiye kadar meydana gelen en güçlü deprem olmasa da (en güçlü deprem 9.5 şiddetiyle 1960 Şili depremi) binalar çok kötü bir şekilde inşa edildiği ve son derece kalabalık bir bölgede meydana geldiği için ölü sayısı hızla arttı. Deprem yaklaşık 500 yıl önce olduğu için ölü sayısını kesin olarak söylemek zor ancak uzmanlar ölü sayısının en az 830.000 olduğu görüşünde birleşiyor. Böylesine yüksek ölü sayısı yoğun nüfuslu alanlar ve kötü inşa edilmiş binalardan kaynaklanıyor. Aynı zamanda bu kadar yüksek ölü sayısı nüfusun büyük bölümünün yaodonglarda yaşamasına da bağlı. Yaodonglar, rüzgar fırtınalarından gelen siltli toprak tepeleri gibi büyük yumuşak kaya parçalarına oyulmuş insan yapımı mağaralardır. Yaodongların yapılması kolay olsa da yapısal olarak sağlam değiller ve deprem meydana geldiğinde yüzbinlerce insan ezilerek öldü.

Dikkatinizi Çekebilir;  Osmanlı İlk Deniz Savaşı Kiminle Yapıldı? ⚔️
1815 Tambora Yanardağı Patlaması

Endonezya’nın Sumbawa Adası, yaklaşık bir buçuk milyon nüfusa, birkaç bakır ve altın madenine ve 1815’te 70.000-100.000 kişinin ölümünden sorumlu olan Tambora Dağı 2.722 m yüksekliğindeki bir yanardağa ev sahipliği yapmaktadır. Bir afet ile sonuçlanan patlama atmosfere 12 mil küplük bir gaz, toz ve kül bulutu fırlattı ve o kadar güçlü bir patlamaya neden oldu ki, adanın neredeyse 10.000 kişilik nüfusunu birkaç saniye içinde yok etti. Bu büyük patlama tsunamileri her yere yaymıştır. O kadar yıkıcıydı ki dağın tepesinin üçte birini parçalara ayırarak yüksekliği 4300 metreden ve şu anki 2722 metreye düşürdü. Ancak Tambora Dağı 150 kilometreküpten fazla kül, kaya, aerosol ve 60 megaton kükürdü dünya atmosferine   püskürttüğünde yıkım bitmedi. Bu yoğun gri materyal stratosfer yüksekliğine kadar ulaştı ve her türlü atmosferik gazla karışarak güneş ışınlarının dünya yüzeyine ulaşmasını engelledi.

Endonezya'nın Sumbawa Adası, yaklaşık bir buçuk milyon nüfusa, birkaç bakır ve altın madenine ve 1815'te 70.000-100.000 kişinin ölümünden sorumlu olan Tambora Dağı 2.722 m yüksekliğindeki bir yanardağa ev sahipliği yapmaktadır.
Endonezya’nın Sumbawa Adası, yaklaşık bir buçuk milyon nüfusa, birkaç bakır ve altın madenine ve 1815’te 70.000-100.000 kişinin ölümünden sorumlu olan Tambora Dağı 2.722 m yüksekliğindeki bir yanardağa ev sahipliği yapmaktadır.

Bu, tüm dünyanın ortalama 3°C düşüren küresel bir soğuma olayıyla sonuçlandı. Bu, sıcaklıkta önemsiz bir fark gibi görünse de, dünya üzerinde büyük bir etkiye sahipti. Patlama sonucunda tarlalardaki mahsuller zarar gördüğü için büyük bir kıtlığa neden oldu. Ayrıca, bu devasa volkanik patlama hava şartlarına da zarar verdi. Yaz aylarında şiddetli kar yağışlarına ve ölümcül don olaylarına neden olarak daha fazla ölümlerin daha fazla olmasına yol açtı. Hepsinden öte, Tambora Dağı patlaması hem gökyüzünü kırmızıya çevirdi hem de 1816 yılının adını “Yazsız yıl” olarak kötüye çıkardı.


1839 Hindistan Siklonu

Hindistan, 1891 yılından 2000 yılına kadar 103’ü ağır olan 308 tane siklonlara uğradı. 25 Kasım 1839’da Andhra Pradesh’te Coringa’yı 40 feetlik bir fırtına dalgası meydana geldi ve bu liman kentini yok etti. 25.000 gemi yok olurken 300.000 kişiyi öldü. Coringa tamamen harap oldu. Felaketten sonra insanlar evlerini sahil boyuna inşa etmediler. Evler bu türden olaylardan daha az etkilenecek iç kesimlere inşa edildi. Coringa hiçbir zaman yeniden inşa edilemedi. Siklonlar Doğal Afetler arasında en güçlülerinden biri olarak yer alıyor.

Ölümcül Doğal Afetler Arasında Yerini Koruyan 1931 Çin Selleri

1931 Çin seli en çok can alan Doğal Afetler arasında bulunuyor. Çin’in ikinci en uzun Nehri olan Huang He (Sarı), tarihteki en ölümcül üç Selin kaynağıdır. 1887, 1931 ve 1938’deki seller milyonlarca insanın ölümüne ve hesaplanamayacak miktarda hasara neden oldu. 1931 yılında meydana gelen sel en yıkıcı olanıydı. İngiltere’nin büyüklüğüne eşdeğer alan enkaz, salgın hastalık ve harap olmuş ürünleri taşıyan sel sularıyla doluydu. Şiddetli yıkım ve kaos yetkililerin kesin ölü sayısını belirlemesini engelledi ancak sel ve bunun devam eden etkileri nedeniyle 850.000 ila 4.000.000 kişinin öldüğü tahmin ediliyor. Ayrıca, yaklaşık 80 milyon kişi evsiz kalmıştır.

1986 Nyos Gölü Zehirli Gaz Bulutu

Nadir görülen zehirli gaz bulutu Doğal Afetler arasında bulunuyor. Göller tehlikeli yerler olabilir. Binlerce insan ani dalgalanmalarla derin sularda boğulabilir veya buzlu akıntılarda donabilir. Fakat bazı göller karada olduğunuzda bile sizi öldürebilir. Afrika’daki Nyos Gölü bu su bu göllerden sadece biri. Nyos Gölü, zaman geçtikçe yağmur ve nehir suyuyla dolu büyük bir krater bırakan volkanik bir patlama ile meydana geldi. Bugün bu krater, üstündeki suya sürekli olarak karbondioksit  (CO2) yayan tabanında hala aktif bir yanardağ yer alıyor. Dünya genelinde karbondioksitin suda çözündüğü ve gölün gelgitinden dolayı yüzeyden salındığı Nyos Gölü’ne benzer birçok krater gölü bulunuyor.

Dünya genelinde karbondioksitin suda çözündüğü ve gölün gelgitinden dolayı yüzeyden salındığı Nyos Gölü’ne benzer birçok krater gölü bulunuyor.
Dünya genelinde karbondioksitin suda çözündüğü ve gölün gelgitinden dolayı yüzeyden salındığı Nyos Gölü’ne benzer birçok krater gölü bulunuyor.

Bununla birlikte, Nyos Gölü inanılmaz derecede sakindir, yani su devri çok azdır veya hiç yoktur, bu nedenle CO2 patlayana kadar gölün dibinde ölümcül konsantrasyonlara ulaşmaya devam eder. 1986 yılında olan tam da buydu. Kesin nedeni bugün hala bilinmese de, patlama çevredeki köyleri harap etti.  Yaklaşık 1.6 milyon ton CO2, bulanık sulardan sadece 20 saniye içinde aniden salındı ve çevredeki alanlara yayıldı. CO2 havadan çok daha ağır olduğu için yukarıya atmosfere doğru dağılmak yerine yere yakın kaldı. Karbondioksit ölümcüldür ve insanları öldürür. Soluduğumuz havada doğal bir CO2 bolluğu olsa da, bu toplam hacmin sadece %0.04’üdür. Bu nedenle CO2 seviyeleri %15’e yükseldiğinde elinizde zehirli bir gaz vardır.1700’den fazla insan bu zehirli gazla boğuldu ve Nyos, Kam, Cha ve Subsume köyleri tamamen yok oldu. Bu ölümcül karbondioksit bulutu, çevredeki 3500’den fazla değerli çiftlik hayvanını da yok etti ve 25 km’den uzaktaki insanlar öldü Bugün Nyos Gölü’nde böyle bir afet oluşmaması için, gaz giderme çözümleri bulunuyor. Ancak gölden alınan ölçümler CO2 seviyesinin bugün 1986 yılında olduğundan daha yüksek olduğunu gösteriyor. Gölün en sonunda bulunan doğal baraj başarısız olursa, yakındaki köyler sadece sular altında kalmayacak, aynı zamanda halk zehirlenecektir.


CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı buraya girin