Karl Briullov, Pompei'nin Son Günü
Karl Briullov, Pompei'nin Son Günü

Karl Briullov

Rusların, uluslararası ün kazanan ilk ressamı olan Karl Briullov 1799 yılında, Rusya’nın St. Petersburg kentinde dünyaya geldi. 1882 yılına kadar St. Petersburg’daki İmparatorluk Sanat Akademisinde eğitimini tamamladı. Ancak, klasik tarzda çalışmayı sevmemesi ve aynı zamanda kendini geliştirmek için 4 yıllığına İtalya’ya gitti. İtalya’ya 4 yıllığına gitmesine rağmen, burada 13 yıl kaldı. Ressam Roma’ya yerleştiğinde genelde portre ağırlıklı sanat eserleri sundu. En fazla tanınan eseri, Pompei’nin Son Günü adlı eserini, 1830-1833 yılları arasında tamamladı. Karl yaşadığı dönemde, Avrupa’nın en ünlü ressamları arasında gösterildi. Ressam aynı zamanda, Fransız Güzel Sanatlar Akademisi ödülünüde kazandı.

Karl Briullov, Pompei‘nin son günü eserini bitirdikten sonra, Rusya’ya geri dönüş yaptı. Kendi memleketine döndükten sonra, artık dünyaca tanınan bir ressamdı. Rusya’da çok büyük saygı ve hayranlıkla karşılandı ve entellektüel boyutta bir çok arkadaşı oldu. Rus Sanat Akademisinde, bir çok hevesli sanatçıya kendisi ve çalışmaları örnek olarak gösterildi. Rus Sanat Akademisinde, öğretmen olarak ders vermeye (1836-1848) başladı. Ressam Rus neoklasisizm ve romantizm tarzını realist bakışı ile zenginleştirerek çok ünlü eserler üretmiştir. Sanatçı, son üç yılını İtalya’da geçirdi. Karl Briullov 1852 yılında Roma’da hayata gözlerini yumdu ve naaşı Cemetrio degli iglesi mezarlığına gömülmüştür.

c
Pompe’nin Son Günü – Resmin solundaki kadın felaketin duygusallığını yansıtmaktadır – Karl Briullov

Pompei’nin Son Günü

Yer titriyor, havaya gece çökmüş gibi, gökyüzü birde kararıyor. Yüzlerce Pompei halkı, insanlık tarihinin en efsanevi doğal afetlerden birine tanık oldular. Vezüv yanardağ patlaması. Rus sanatçı, ”Pompei’nin Son Günü” tablosunda bu felaket sırasında hissedilesi gereken bütün duyguları olaya bizzat şahit olmuşcasına eserine yansıtmayı başarmıştır. Bu muazzam şaheseri nasıl üretiğine daha yakından bakalım. 13 yıl İtalya’da kalan Karl, 1827 yılında yakın zamanda keşfedilen Pompei şehrine bir gezi yapmıştır. Bu gezi, onun en muhteşem şaheserini yaratmak için ilham verecek, kariyerinde dönüm noktası olacaktı. Karl Briullov, Pompei’nin yeni ortaya çıkarılan sokaklarını dolaşarak, şehrin patlamadan önceki halini hayal etmiştir. Ünlü ressam şehirde bir kaç gün geçirdi. Sanatçının şehri gezerken, yaşadığı duygular o kadar kuvvetliydi ki, ziyaretinden kısa bir süre sonra resim üzerine çalışmaya başladı.

Dikkatinizi Çekebilir;  Yeşil Türbe'de Kim Yatıyor?

Resmin olabildiğince, gerçekçi olabilmesi için arkeolojik ve tarihi kaynakları yakından inceledi. Sanatçı bu çalışmada, klasisizmin ve romantizmin sınırlarını aşmıştır. Resmin kompozisyonu, klasisizm kurallarını takip etsede, resmin tüm ruhu ve içeriği romantizmi yansıtmaktadır. Bu tarihi sanat eseri, bir kahramana veya belirli bir kişiye değil, tüm ulusa ve tarihi olaya adanmıştır. Briullov bu eserde, iki farklı ışık kulandı: Yanardağdan gelen, dramatik kırmızı ışık, ve gökyüzünden gelen soğuk yeşilimsi ışık, resme daha da duygusal bir gerilim katıyor. Bu parlak ve derin renkler, aynı zamanda, klasik geleneğin önüne geçmiştir. Bu durum insanların, Briullov’u romantizm sanatçısı olarak adlandırmasına neden olmuştur.

Vezüv Yanardağı patlmasını eserinde olabildiğince hissederek yansıtan  Ressam Karl Briullov
Vezüv Yanardağı patlmasını eserinde olabildiğince hissederek yansıtan Ressam Karl Briullov

Pompei

Pompei İtalya’da antik bir Roma kentidir. Campania’da Napoli şehrine 25 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Şehrin hala gömülü ve çıkarılmamış yıkıntıları bulunmaktadır. Vezüv yanardağının korkunç patlamasından, 1700 yıl sonra bir tesadüf eseri 1748 yılında keşfedildi. O tarihten bu yana kazılar devam ederken, Roma İmparatorluğunun bu şehirdeki yaşamına yansıtan bilgilere ulaşılmaktadır. Bu tarihi kent, dünya miras listesinde yer almaktadır. Pompei günümüzde, İtalya’nın en popüler ve en çok turist çeken ve en popüler yerleri arasından bulunmaktadır.

Pompei kenti, Roma İmparatorluğunun etkisi aldında kalmıştır. Anlatılara geçmişte kentte bir çok asil yaşamaktaydı, ve kent halkı genel olarak zengin bir hayat sürmekteydi. Bazı efsaneler göre, önce yemek yerler daha sonra yediklerini kaz tüyü kullanarak kusarlardı. Bunun sebebi ise, daha fazla yemek yiyebilmek ve yemek yemenin hazzından daha fazla yararlanmaktı. Pompei’de felaket günü, hava her zamankinden daha kasvetli idi. O gün bir deprem meydana gelmiş ve sonrasından kül şehre yağmur gibi yağmıştı. Bu olağanüstü durum yaşanırken, paniğe kapılan insanların bazıları kendini eve kapatmıştır. Bazı insanlar ise kendini sahile attılar, fakat kabarmış olan deniz limanda bulunan gemiler ile beraber insanları kızgın lavların içine püskürttü. Havadan, kızgın taşlar ve lavlar yağmaya başladı, ve artık insanlar için kaçacak pek fazla yer kalmamıştı. Tüm kentin yok olması bir kaç saat sürmüştü, ve 18 kilometrekarelik alan lavlar içinde kalmıştı. Ressam Karl Briullov, bu felaketi çok gerçekçi bir biçimde sanat eserine yansıtmayı başarmıştır.

Taşlaşmış Pompei Halkı
Taşlaşmış Pompei Halkı

Referanslar:

history.com

britannica.com

planetware.com

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı buraya girin