Leonardo Da Vinci

Sanat Tarihinde kimi eserler, popülerliğinden dolayı Sanatçının diğer eserlerinden daha fazla ön plana çıkmıştır. 16. Yüzyıl’ın başında Floransa’da Rönesans döneminin, en önemli sanatçılarından Leonardo Da Vinci‘nin Mona Lisa veya Lisa Del Giocondo’nun portresi isimli resmi, sözü edilen eserlerden biridir.

Leonardo, 15 Nisan 1452 yılında Floransa yakınlarındaki Vinci kasabasında dünyaya gelmiştir. Babası Ser Piero da Vinci, bir noter olduğu için Leonardo’nun çocukluğu, Floransa’da geçmiştir. Floransa’da Andrea Del Verrochio’nun atölyesinde çırak olarak eğitim aldıktan sonra 1482’de Milano dükü Sforza’nın saray ressamı olarak Milano’ya gitmiştir. Milano’da yaşadığı 16 yılda çeşitli eserler ortaya çıkarmıştır. bu eserlerden en bilineni, Santa Maria Delle Grazie Manastır yemekhanesinin duvarında yer alan Son Akşam Yemeği ( linke tıklayarak okuyabilirsiniz) adlı eseridir.

Leonardo’nun çocukluğundan itibaren, doğaya ilgisinin olduğu bilinmektedir. Doğa ve bilim merakı, defterine çizdiği eskizlere yansımıştır. Fransa’nın Milano’yu işgal etmesi, Leonardo’nun Floransa’ya dönmesine neden olmuştur. Leonardo, Floransa’ya döndüğünde İpek Tüccarı, Francesco del Giocondo kendisine 24 yaşında olan karısı Mona Lisa Del Giocondo’nun portresini sipariş vermiştir. Francesco’nun Noter olan Ser Piero’nun müşterisi olması, portrenin Leonardo’ya babasının isteği sonucu yaptırıldığı düşünülmektedir.

Mona Lisa

Leonardo, 1503 yılında Mona Lisa’nın portresini kavak pano üzerine yağlıboya tekniğinde yapmaya başlamıştır. Resimdeki figür, bir koltuğun üzerinde oturur vaziyette ve 3/4 profilden resmedilmiştir. Resmin, geri planında oldukça sınırlı bir şekilde tuvale yansıyan sütunlar, figürün teraslı bir locada oturduğu yönünde görüşlerin ortaya atılmasına neden olmuştur. Resmin ön planında kadının koltuğun kolçağının üzerinde gösterilen elleri, dikkat çekmektedir. Figürün, giysisindeki kumaş kıvrımları ve dökümleri oldukça başarılıdır. Hardal ve bakır renk tonlarındaki kol yenlerinin ipeksi bir ışıltıyla parladığı görülmektedir.

Resimde yumuşak bir ışık, figürün üzerine bizim bakış açımıza göre soldan düşmektedir. Leonardo, özellikle portrelerde ışığın kullanılışıyla ilgili şöyle der: ”Bir portre çalışması yapacaksanız kapalı havada ya da akşam çökerken yapın. Akşam çökerken, sokaklardaki erkeklerin ve kadınların yüzlerini dikkatle gözlemleyin; hava kapalıyken o yüzlerin nasıl bir yumuşaklık ve zarafet kazandığına dikkat edin”.

Leonardo, resimlerindeki insan yüzlerini resme alırken, renk ve ışık geçişlerinin oldukça yumuşak olması gerektiğini savunmuştur. Özellikle, bir resimde sert ışık ve renk geçişinin resmin çiğ görünmesine neden olacağını ifade etmektedir. Bu nedenle, bir figürün yüzünde çizgileri yok etme tekniği de diyebileceğimiz Sfumato tekniğini kullanmıştır. Bu tekniği de şöyle açıklar: ” Resim yaparken kaba dış hatlar kullanmayın, onları yumuşak ve ince hale getirin. Gölge ile ışığın birleştiği yerde renkler çizgi gibi değil, bir sis bulutu gibi olsun”. Bir insanın yüzündeki ifadelerin göz kenarları ile dudak kenarlarından anlaşılabileceği için özellikle Mona Lisa’nın yüzünde de bu noktaları belirsizleştirmiştir. Bundan dolayıdır ki, Mona Lisa nın yüzündeki duygusal ifadelerin netliği günümüzde de belirsizliğini sürdürmektedir.

Mona Lisa ‘nın Başındaki İnce Tül Neyi Simgelemektedir?

Mona Lisa‘nın başında, incecik siyah bir tül görülmektedir. Bu tülün, figürün erdemliliğine işaret ettiğinin düşünülmesinin yanı sıra dönemin bir aksesuar modası olduğu yönünde de görüşler mevcuttur. Mona Lisa’nın saçları, Leonardo Vinci’nin resimlerinde sıklıkla karşılaşılan kıvrık lüleli saç tipindedir. Mona Lisa ‘nın arkasında görülen manzara, Rönesans dönemiyle birlikte resme manzaranın dahil edildiğinin önemli bir göstergesidir. Manzaraya bakıldığında figürün her iki yanında ufuk çizgisinin eşit olmadığı dikkatimizi çekmektedir. Bakış açımıza göre, sağ taraftaki ufuk, sola göre daha yüksek ve daha uzak gibi görünmektedir. Bu düzenleme aynı zamanda Mona Lisa‘nın sağ omzundan itibaren, sola göre daha uzun görünmesini sağlamıştır. Manzaranın Sfumato tekniği ile flulaştırılmıştır. Böylece izleyicinin tüm dikkati figür üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Romalı mimar Vitruvius, Mimarlık üzerine isimli eserinde ideal insan bedeni oranları ile geometri arasında bir bağ olduğunu, bedenin uzuvları arasındaki oranların ve uyumun, bir tapınağın unsurları arasında da olması gerektiğini belirtmektedir. Bu bize altın oranı vermektedir. Vitruivus’un görüşlerinden etkilenen Leonardo, ayrıca Matematikçi Luca Pacioli ile birlikte çalışmalar yapmış, ideal insan insan vücudunu Vitruvius adamı ismini verdiği çizim üzerinde göstermiştir. Bu çalışmaları sayesinde, resminde altın oran kullanmıştır. Altın oranın matematiksel sabit sayısal değeri ise, 1.618’dir.

Dikkatinizi Çekebilir;  1. Dünya Savaşı Nasıl Başladı? Sonuçları Nedir?

Mona Lisa’nın Kaşlarına Ne Oldu?

Resimde, en çok merak edilen konulardan biri de Mona Lisa’nın kaşlarının olup olmadığıdır. Georgio Vasari’nin ”kaşlar tümüyle doğaldı, kimi yerde gür çıkmış, başka yerde seyrelmişti” ifadelerinin güvenilirliği tartışılmaktadır. Birçok kişi, Mona Lisa ‘nın kaşlarının olmadığı söylenmektedir. 2007’de  Fransız Sanat teknisyeni Pascal Cotte’un yaptığı yüksek çözünürlüklü taramalarda ilk başta kaşların olduğuna dair silik izler gözlemlenmiştir. Leonardo, her ne kadar 1503 yılında Mona Lisa’nın portresini yapmaya başlamış olsa da bu portreyi hiç bir zaman sahibine teslim etmemiş, hatta 1515’de Fransa kralı I. Francis’in daveti üzerin Fransa’ya giderken yanında götürmüştür. Oldukça yavaş çalışan ve birçok eserini yarım bırakan bir karaktere sahip olan Leonardo, muhtemelen bu tabloya zaman içinde eklemeler yapmış, kaşları tamamen kurumuş bir yağlıboya katmanı üzerine çizmiş ve tablo temizlendiği sırada kaşlar silinmiştir. Tablo, sıradan bir portre iken zaman içinde Leonardo’nun hayal dünyası ile evrensel bir ikona dönüşmüştür.

Sıradan bir ipek tüccarının karısının portresinin dünya çapında ün kazanmasının en büyük nedeni şüphesiz ki bu resmin popülerliğidir. Bu resmin, popülerliğinin arkasındaki en güçlü neden ise, tablonun Louvre Müzesinden çalınmış olmasıdır.

Tarihler 21 Ağustos 1911’i gösterdiğinde, Vincenzo Peruggia isimli İtalyan bir erkek, Mona Lisa‘yı Louvre Müzesinden çalar. Daha önce kendisi bir süre müzede güvenlik görevlisi olarak çalıştığı için bu işlemi oldukça kolay bir şekilde gerçekleştirir. Bu tablonun çalınması olayı, Paris’te o kadar gündem olmuştur ki, Mona Lisa tablosunun boş yerini dahi çok sayıda insanın görmeye geldiği söylenir.

Gazete Haberleri

Mona Lisa tablosu çalındığında

Mona Lisa Tablosunun müzedeki yerinin çalındıktan sonraki görünümü
Mona Lisa toblosunu çalan Vincenzo Peruggia
Tablosunun Bulunması İçin Birçok Dedektif Görevlendirildi

Tablonun bulunması için 60 dedektif tutulur. Alphonso Bertillon, müzede çalışan görevlilerin parmak izini alır. Bertillon, tarihte parmak izi sorgulamasını gerçekleştiren ilk kişi olarak tarihe geçer. Bu sırada Peruggia, tabloyu Fransa’da bir otelde iki yıl boyunca saklamayı başarır. Peruggia, 1913 yılında İtalya’da antikacı olan Alfredo Geri’yi arayıp Mona Lisa tablosunun kendisinde olduğunu ve yarım milyon liret karşılığında onu kendisine verebileceğini söyler. Geri, Uffizi müze müdürü ile otele gider. Tablonun orijinal olup olmadığını anlamak için müzeye götürmek üzere otelden çıkarken, otel görevlisinin hırsız olduklarını düşündüğü için polisi araması üzerine Peruggia, yakalanır. böylece Mona Lisa tablosu bulunur. Perugga, verdiği ifadesinde aslında başka bir eseri çalmak istediğini ancak Mona Lisa ile göz göze geldiğinde bir anda karar değiştirdiğini söylemiştir. ayrıca ilk amacının bir Fransız müzesinde çok sayıda İtalyan ressama ait tablonun olmasının onu öfkelendirmesi olduğunu da belirtmiştir. Tablo, 1914 yılında Louvre Müzesine getirilmiş, günümüzde de kurşun geçirmez bir camın arkasıda sergilenmektedir.

Vingnzo Peruggia’nın yakalandıktan sonra.
Tablo Çalınmasının Ardından Ünlendi

Mona Lisa tablosu başına gelen bu olaylardan dolayı artık oldukça ünlenmişti. 1919 yılında Dadaizmin temsilcisi Marcel Duchamp, bu durumu eleştirmek için Mona Lisa yı bıyıklı ve sakallı olarak resmetmiştir. alt kısımda yazılan L.H.O.O.Q kısaltmasının anlamı, kızın yakıcı kalçaları var demektir. Sanatçı, resmin gereğinden fazla abartıldığını düşünmektedir. hatta o yıllarda bir sanat eseri sergilendiği yer yüzünden mi sanat eseri olarak görülür diye anlamlı bir soru sormuştur. Duchamp’ın eleştirici amacıyla yaptığı bıyıklı ve sakallı Mona Lisa, zaman içinde popüler kültüre malzeme olmuş, Leonardo’nun Mona Lisa tablosu’nun çeşitli şekillerde reprodiksiyonu yapılmış ve yapılmaya da devam etmektedir.


Mona Lisa Tablosunun Louvre Müzesinde sergilenme yöntemi.

Yazan: Esra DURMUŞSanat Tarihi Uzmanı

KAYNAKÇA;

Erdoğan, Candil Firdevs., Sanatın Büyük Ustaları Leonardo da Vinci, Birinci Baskı, Hayalperest Yayınevi, İstanbul 2015.

Gombrich, E.H., Sanatın Öyküsü, Üçüncü Baskı, Remzi Kitabevi, İstanbul 1997.

İsaacson Walter, Leonardo Da Vinci, çev. Emre Gözgü, Domingo Yayıncılık, İstanbul 2019.

Hollingsworth, Mary, Dünya Sanat Tarihi, Çev: Rengin Küçükerdoğan- Banu Ergüder, İnkılap Kitabevi, İstanbul 2009

Sadık, Celil, Uygarlığın Ayak İzleri, Rönesans’tan Barok Dönem’e Sanat Dehaları, Epsilon Yayınevi, İstanbul 2019

Vasari, Georgio.,. Sanatçıların Hayat Hikayeleri, üçüncü Baskı, Sel Yayıncılık, İstanbul 2018. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı buraya girin